
1. Çerkezköy’ün Sessiz Sakinlerinden
Çerkezköy Escort ’ün eski mahallelerinden birinde, taş duvarlı küçük bir evde yaşayan Melda, kasabanın en bilinen çıkıkçılarından birinin torunuydu. Dedesi Osman Çıkıkçı, yıllar önce Çerkezköy’ün dört bir yanından gelen hastaların çıkıklarını düzeltir, kırıklarını sargıya alır, insanların ağrılarını dindirirdi. Melda, bu yeteneği ondan devralmamıştı ama onun hikâyelerini dinleyerek büyümüştü.
Yirmili yaşlarına geldiğinde, Melda kasabanın dışındaki bir fabrikada muhasebeci olarak çalışmaya başlamıştı. Hayatı düzenli, sakin ve oldukça öngörülebilirdi. Ancak bu sakinlik, bir gün Çerkezköy tren istasyonunda karşılaştığı gizemli bir adamla bozulacaktı.
2. Tanışma
Günlerden cumartesiydi. Çerkezköy Eskort Melda, her hafta sonu yaptığı gibi, annesiyle birlikte çarşıya gitmek için evden çıkmıştı. Tren istasyonunun yanındaki küçük kitapçıdan bir roman almayı planlıyordu. Tam dükkânın önüne geldiğinde, içeride uzun boylu, kahverengi paltolu bir adamın raflardaki kitapları karıştırdığını gördü.
Adamın yüzünde yorgun ama bir o kadar da kararlı bir ifade vardı. Melda, içeri girip raftan bir kitap seçerken adam ona doğru döndü.
— “Bu kasabada yeni birileriyle tanışmak zor,” dedi adam gülümseyerek.
Melda şaşırmıştı. “Evet, pek fazla yeni yüz görmeyiz. Buraya yeni mi taşındınız?”
Adam başını salladı. “Ben Çerkezköylüyüm aslında. Ama uzun yıllardır burada yaşamıyorum. Adım Burak.”
Melda, Burak’ın gözlerinde bir şeylerin saklı olduğunu hissetti. Yabancı değildi ama bir şeyleri gizliyor gibiydi.
— “Ne zamandır uzaktaydınız?” diye sordu.
Burak derin bir nefes aldı. “Yaklaşık on yıl. Ama artık geri döndüm. Burada yarım kalan işlerim var.”
Melda, onun kasabaya dönme sebebini merak etmişti ama fazla üstelemedi. Kitabını aldı ve dükkândan çıktı. Burak ise Melda’ya bakarken hafifçe gülümsedi.
3. Eski Defterler Açılıyor
Melda, birkaç gün boyunca Burak’ı düşünmeden edemedi. Onun neden geri döndüğünü, kasabayla ne gibi bağları olduğunu merak ediyordu.
Bir akşam, Çerkezköy Escort Bayan annesiyle birlikte eski aile albümlerini karıştırırken, dedesi Osman Çıkıkçı’nın eski fotoğraflarına rastladı. Fotoğraflardan birinde, genç Osman, yanında genç bir adam ve bir çocukla birlikte poz vermişti. Fotoğrafın arkasında, “Osman Usta, Burak’ın babası Kemal ve küçük Burak” yazıyordu.
Melda şaşırmıştı. Burak’ın babası Kemal, yıllar önce Çerkezköy’ü terk etmiş, bir daha dönmemişti. Babasının gitmesiyle birlikte Burak da kasabadan ayrılmış olmalıydı. Ama şimdi geri dönmüştü.
Bu, Melda’nın onunla tekrar konuşması için yeterli bir sebepti.
4. Geçmişin Gölgesi
Melda, ertesi gün tren istasyonunun yanındaki kafede otururken Burak’ı tekrar gördü.
— “Burak,” diye seslendi.
Burak döndü ve onu görünce hafifçe gülümsedi.
— “Babanı tanıyordum,” dedi Melda doğrudan konuya girerek.
Burak’ın yüzündeki ifade sertleşti. “Öyle mi?”
Melda başını salladı. “Dedem, Osman Çıkıkçı. Sanırım babanla eski dostlardı.”
Burak derin bir nefes aldı. “Evet… Babam buradan gittiğinde ben çok küçüktüm. Dedem gibi birini tanıyordum ama Osman Usta hakkında pek fazla şey hatırlamıyorum.”
Melda, Burak’ın gözlerinde bir hüzün gördü. “Baban neden gitti?” diye sordu nazikçe.
Burak birkaç saniye sustu. Sonra, “Bunu öğrenmek için geri döndüm,” dedi.
Babasının gitmesinden sonra Burak, İstanbul’da yaşamış, hayatını orada kurmuştu. Ancak bir gün, babasının Çerkezköy’de bıraktığı eski bir sandık eline geçmişti. Sandığın içinde, Osman Çıkıkçı’ya yazılmış ama hiçbir zaman gönderilmemiş bir mektup vardı.
Mektupta, Burak’ın babası Kemal, Osman Usta’ya bir şeyler anlatmak istiyordu ama yazıyı tamamlayamamıştı. Burak, bu mektubu tamamlamak ve babasının geçmişini öğrenmek için geri dönmüştü.
5. Yeni Bir Başlangıç
Melda ve Burak, o günden sonra sık sık buluşmaya başladılar. Birlikte Osman Usta’nın eski eşyalarını karıştırdılar, kasabanın yaşlılarıyla konuştular. Babasının Çerkezköy’den neden ayrıldığını, Osman Usta ile nasıl bir bağları olduğunu yavaş yavaş çözmeye başladılar.
Zamanla Burak, Çerkezköy’e daha fazla bağlanmaya başladı.Melda ile geçirdiği vakit, ona kasabanın sadece geçmişte kalan bir yer olmadığını, aynı zamanda yeni başlangıçlar için de bir fırsat sunduğunu gösterdi.
Bir akşam, tren istasyonunda birlikte otururken Burak derin bir nefes aldı.
— “Belki de buraya geri dönmemin sebebi sadece geçmişi öğrenmek değil,” dedi.
Melda ona baktı. “Nedir o sebep?”
Burak gülümsedi. “Belki de burada yeni bir hayat kurmak içindir.”
O günden sonra, Burak ve Melda, Çerkezköy’ün eski sokaklarında yeni bir hikâye yazmaya başladılar. Geçmişin gölgeleri hala vardı ama artık o gölgelerin içinde umut da vardı.
Ve belki bir gün, Melda’nın dedesi Osman Çıkıkçı gibi, onlar da kasabanın yeni hikâyelerinin bir parçası olacaklardı.